18 Ramazan 1445      28 Mart 2024 Perşembe  
Dinimiz İslam'da ara :  
Ana Sayfa Sesli Yayınlar Evliya Filmleri Soru-İrtibat
2024 Yılı
Ramazan İmsakiyesi
   
Hakîkat Kitâbevi
Yayınlarını

Sipariş için tıklayın >>
Merak Edilen Konular
> Oruç ve Ramazan
> Seher Vakti ve Sahur
> İftar Vermenin Fazileti
> Fitre Vermenin Önemi
> Teravih Namazı
> Kadir Gecesi
> Bayram Namazları
> Ramazan Bayramı
> 2024 Dini Günler ve Geceler
> İlahiler (Sesli)
> Bütün Dini Konular (Sesli)

Gusül-Hayz-Abdest-Namaz  >  Abdest ve teyemmüm  >  Özür sahibi olmak

Yazı boyutunu büyütmek için      Yazıcı için
Özür sahibi olmak

Sual: Özür sahibi ne demektir ve bir kimse ne olursa özür sahibi olur?
Cevap:
Abdesti bozan bir şeyin bedenden çıkması, devamlı olursa, buna özür denir. İdrar, iç sürmesi, yel kaçırmak, burun kanaması ve yaradan kan, sarı su akması, ağrıdan, şişten dolayı gözyaşı akması devamlı olunca, bu kimse ve istihaza kanı akan kadın, özür sahibi olurlar.

Sual: Herhangi bir şekilde abdest tutamayan kimse, nasıl hareket eder?
CEVAP
Abdest tutamayan kimse, özür sahibi ise, istediği zaman abdest alır. Bu abdest ile, istediği kadar farz ve nafile kılar ve Kur’an-ı kerim okur. Namaz vakti çıkınca abdesti bozulmuş olur. Her namaz vakti girdikten sonra, yeni abdest alıp, bu vakit çıkıncaya kadar her ibadeti yapar. Öğleden başka dört namazdan birinin vakti girmeden önce aldığı abdest ile, bu namazı kılamaz. Çünkü, öğle namazının vakti başlarken, bir namazın vakti çıkmıyor.

Özür sahiplerinin, devam eden özürleri, abdestini bozmaz. Fakat, başka bir abdest bozan sebep ile bozulur. Vakit çıkınca, özür sebebi ile de bozulmuş olur. (Tahtavi)

Özür sahibi olmak için, abdesti bozan bir şeyin, devam üzere mevcut olması gerekir. Edası farz olan herhangi bir namaz vakti içinde, namaz vaktinin başından sonuna kadar, abdest alıp, yalnız farzı kılacak kadar bir zaman, abdestli kalamayan kimse, özrü gördüğü andan itibaren, özür sahibi sayılır. Mesela, idrar ve başka akıntılar, yel kaçması, yaradan kan, irin akması, yahut meme, göbek, burun gibi bir yerden, kan, irin akması gibi, abdesti bozan şeylerden biri, hep mevcut olur, yani bir namaz vaktinin başından sonuna kadar, bir abdest alıp, farzı kılacak kadar, durdurulamazsa, o kimse, özür sahibi olur.

Bir namaz vakti girdikten, farzı kılacak kadar zaman sonra özür başlasa, vaktin sonu yaklaşıncaya kadar bekler. Hiç durmadı ise, vaktin sonunda abdest alıp, o vaktin namazını kılar. Namaz vakti çıktıktan sonra, sonraki namaz vakti içinde durursa, önceki namazını iade eder. İkinci namaz vaktinin başından sonuna kadar hiç kesilmezse, özür sahibi olduğu anlaşılır ve kılmış olduğu önceki vaktin namazını iade etmez.

En uygun olanı da, özürlü kimsenin, Maliki mezhebini taklid etmesidir. Çünkü Maliki’de, abdesti bozan başka bir sebep yoksa, o kimsenin özrü, namaz vakti çıksa da, abdestini bozmaz.

Her namaz vaktinde bir kere çıkması da şart değildir. Günde bir defa veya birkaç günde bir defa da özrü zuhur etse yine özrü abdestini bozmaz. Namazdan önce veya namaz içinde idrar veya yel kaçıran yani gelen yeli tutamayan yahut akıntısı olan kimse, Maliki mezhebini taklid ederse, abdesti bozulmamış olur. (M.Erbea)

Not:
Maliki mezhebini taklit ile ilgili geniş bilgi, Mezhebin Önemi maddesinde, Mezhep taklidi rahmettir kısmında var.

Vakit çıkınca
Sual:
Akıntı, elde olmadan gaz kaçırma gibi bir özürden dolayı Malikî mezhebini taklit eden kimsenin, her namaz vaktinde, evinde de olsa abdest alması gerekir mi?
CEVAP
Evinde de olsa yeniden abdest almak, harac [sıkıntı] olur. Zaten bu gibi özürlerde, her vakitte abdest alma sıkıntısından kurtulmak için Malikî mezhebi taklit edilir. Mâlikî mezhebini taklit edince de, her namaz vaktinde tekrar abdest almak gerekmez. Mezhep taklidi harac olan işlerde yapılır. Abdest bozulunca, yeniden abdest alınması bir haracdır. Seadet-i Ebediyye’de, (Yolda, nakil vasıtalarında ve alışverişte temas korkusu olan Şâfiî, Hanefî veya Mâlikî mezhebini taklit etmelidir) deniyor. Kitaptaki bu ifadeye aykırı olarak, (Yolda, otobüste, çarşıda bir kadına dokununca, abdesti bozulan Şâfiî, zaruret yoksa, gitsin abdestini alsın) denmemeli. Yolda, alışverişte abdesti bozulan, tekrar abdest alabilir, fakat yeniden abdest almanın harac olduğu, Seadet-i Ebediyye’de açıkça bildiriliyor. Dinimizin verdiği ruhsatlardan insanları uzaklaştırmak doğru değildir. Bir hadis-i şerif: (Ruhsatlardan faydalanmayan, Arafat Dağı kadar günah işlemiş olur.) [Taberanî]

Sual: Bir yerinden devamlı kan gelen kimsenin, vakit içinde kanaması devam etse, abdesti bozulur mu?
Cevap: Özür sahiplerinin, devam eden özürleri, abdestlerini bozmaz. Fakat, başka bir abdest bozan sebep ile bozulur. Vakit çıkınca, özür sebebi ile de bozulmuş olur.

Özür sahibinin namazı
Sual: Herhangi bir kimseden, bir namaz vaktinde, herhangi bir yerinden kan veya abdesti bozan bir sıvı gelse, gaz sıkıştırması sebebiyle yellenme olsa, bu kimse o hâlde iken namazını kılabilir mi?

Cevap: Özür sahibi olmak için, abdesti bozan bir şeyin, devamlı olması lazımdır. Edası farz olan herhangi bir namaz vakti içinde, namaz vaktinin başından sonuna kadar, abdest alıp, yalnız farzı kılacak kadar bir zaman, abdestli kalamayan kimse, özrü gördüğü andan itibaren, özür sahibi olur. Mesela, idrar ve başka akıntılar, yel kaçması, yaradan kan, irin ve burundan, gözden, kulaktan kan veya ağrı ile herhangi bir sıvı, irin akması gibi, abdesti bozan şeylerden biri, hep mevcut olur, yani bir namaz vaktinin başından sonuna kadar, bir abdest alıp, farzı kılacak kadar, durdurulamazsa, o kimse, özür sahibi olur. Bir namaz vakti girdikten, farzı kılacak kadar zaman sonra özür başlasa, vaktin sonu yaklaşıncaya kadar bekler, hiç durmadı ise, vaktin sonunda abdest alıp, o vaktin namazını kılar. Namaz vakti çıktıktan sonra, sonraki namaz vakti içinde durursa, önceki namazını iade eder. İkinci namaz vaktinin başından sonuna kadar hiç kesilmezse, özür sahibi olduğu anlaşılır ve kılmış olduğu önceki vaktin namazını iade etmez.

Sual: Devamlı idrar kaçıran bir kimse, her namaz vakti girince mi abdest alacaktır?
Cevap: Özür sahibi olan bir kimse, namaz vakti girdiğinde, istediği bir zamanda abdest alır. Bu abdestle, istediği kadar farz ve nafile namaz kılabilir ve Kur’ân-ı kerim okuyabilir. Namaz vakti çıkınca abdesti bozulmuş olur. Her namaz vakti girdikten sonra, yeniden abdest alıp, bu vakit çıkıncaya kadar her ibadeti yapabilir. Öğleden başka dört namazdan birinin vakti girmeden evvel aldığı abdest ile, bu namazı kılamaz. Çünkü, öğle namazının vakti başlarken, bir namazın vakti çıkmıyor. Özür sahiplerinin, devam eden özürleri, abdestini bozmaz. Fakat, başka bir abdest bozan sebeple bozulur. Vakit çıkınca, özür sebebi ile de bozulmuş olur.

Özürlünün abdest alması
Sual: İdrarını tutamayan, herhangi bir yerinden kan, cerahat gelen bir kimse, özürlü mü olur ve böyle birisi, bu hâlde iken abdest alıp namaz kılabilir mi?

Cevap: Abdesti bozan herhangi bir şey mesela kan, bir namaz vakti devamlı gelir ve diğer namaz vaktinde de ara sıra gelirse, bu hâl özürdür. Özür sahibinin özrü, sonraki her namaz vaktinde, bir kere, biraz akınca, özrü devam ediyor sayılır. Bir farz namazın vaktinde hiç gelmezse, yani namaz vakti başından sonuna kadar özürsüz geçerse, o kimse özür sahibi olmaktan kurtulur. Abdest alırken veya namaz kılarken, özrü kesilip, sonraki ikinci vaktin sonuna kadar hiç gelmezse, özürlü iken aldığı abdesti ve namazı iade eder. Namaz bittikten veya teşehhüt miktarı oturduktan sonra kesilirse, namazını iade etmez. Teyemmüm ederek namaz kıldıktan sonra, suyu gören kimse de, namazını iade etmez. Bir ilaçla veya bağlamakla yahut namazı oturarak ima ile kılmakla, özrü durdurmak vaciptir. Bir dirhem miktarı kan ve saire, yıkanınca, namaz kılıncaya kadar, tekrar bulaşmayacağı zan olunursa, yıkamak vaciptir.

 
Geri dön
 
Ramazan Günlüğü sitesi Dinimizİslam.com'a aittir.
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan,herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.